Tam Isim: Timothy Theodore Duncan
Uzunluk:
7' 0"
Agirlik: 260 lbs.
Pozisyon: Center/Forward
Dogum
Yeri: St. Croix, Virgin Islands
Dogum Gunu: Nisan 25, 1976
Bitirdigi Okul: Wake Forest '97
NBA Takimi: San Antonio
Spurs
Timothy Thedore Duncan, 25 Nisan 1976'da Wiiliam ve Delysia Duncan
çiftinin üçüncü çocuğu olarak St.Croix-Virgin adalarında dünyaya geldi. Tim,
çocukluk yılları boyunca daha henüz 14 yaşındayken Seul Olimpiyatlarında yarışan
ablası Tricia'yı kendisine örnek aldı ve ablasının başarılarına özenerek yüzmeye
başladı. Hiç aksatmadan her gün en az 6 saat havuzda çalışan Tim, kısa zamanda
50 ve 100 metre serbest stilde Virgin Adaları rekorlarını kırınca kendi yaş
grubunun adından en çok bahsedilen yüzücülerinden biri haline geldi. Otoriteler
Duncan'ın gelecekte Amerika çapında önemli bir 400 metre yüzücüsü olacağını
düşünürken 1989 yılında meydana gelen Hugo Kasırgası, tüm adayla beraber genç
Duncan'ın hayatını da yerle bir etti. Kasırga Tim'in her gün çalıştığı adadaki
tek olimpiyat havuzu da dahil olmak üzere bir çok binayı kullanılamaz hale
getirince Tim, bir süre denizde çalışmaya devam etti. Ama korsan filmlerinden de
rahatça hatırlayacağımız üzere Karaip Denizi'nde köpek balıkları cirit
atmaktadır. Bu yüzden de en büyük korkusu olan köpekbalıkları nedeniyle yüzmeyi
bıraktı. Yalnız Hugo kasırgasının Duncan'ın hayatı üzerindeki etkisi bu kadarla
kalmaz. O dönemde Timothy'nin annesi göğüs kanseriyle mücadele etmekte ve
hastalığının tedavisinde kemoterapi oldukça önem taşımaktadır. Ne var ki kasırga
bir çok binanın yanı sıra adadaki tüm güç santrallerini de devre dışı
bırakmıştır. Bu yüzden tedavisine devam edemeyen Delysia Duncan daha fazla
dayanamaz ve 1990 yılında amansız bir mücadeleye giriştiği kanser hastalığına
yenik düşer. Arkabahçeden- Wake Forest'a: Kaderin Cilveleri Hayat, 14 yaşındaki
genç Tim Duncan için adeta bir kabusa dönüşmüştü. Tim, adadaki havuzlar tamir
edildikten sonra bile asla eskisi kadar ciddi bir şekilde yüzmedi çünkü yüzdüğü
zaman annesi ve kasırga sonrası yaşananlar aklına gelmekteydi. Çoğumuz, herhangi
bir nedenle, çok sevdiğimiz birisini ya da bir şeyi kaybettiğimiz zaman onu
hatırlatan her şeyden bir süreliğine uzaklaşma ihtiyacı duyarız ve kendimizi
tamamen yeni uğraşılara kanalize ederiz. O sırada kaderin bir cilvesi olarak
Tim'in karşısına da basketbol çıktı. Duncan'ın ablalarından Cheryl, annesinin
ölümünden sonra kocasını da ikna ederek ailesine destek olmak amacıyla Ohio'dan
adaya geri dönmeye karar verdiğinde; yanında yüzmeyi bırakan küçük kardeşi
Timothy'i oyalamak için küçük bir hediye getirir: Portatif bir basketbol
potası... 14 yaşına kadar hiç basketbol oynamayan Tim, bir anda bu yeni
"oyuncağını" çok sevdi. Vaktini sık sık arka bahçede eski NCAA Divison III
oyuncusu ve hediyenin "fikir babası" olan eniştesi Rick Lowery ile bire bir maç
yaparak geçirmeye başladı. Lowery, NCAA'de guard oynadığı için o zaman
1.80'lerde olan Tim'e guard hareketlerini nasıl yapması gerektiğini öğretmişti
(şu an bile arka bahçede yaptığı bu temel top sürme ve pas verme
antrenmanlarının Tim'in fundementalının gelişimindeki etkisini fark
edebilirsiniz) Sürekli kısa oyuncu hareketlerini çalışan Duncan'ın boyu,
St.Dunstan Episcopal lisesinden mezun olduğunda artık hiç de kısa oyuncu olarak
oynamasına müsaade edecek cinsten değildi çünkü Tim, lise birinci sınıftan mezun
olduğu yıla kadar yaklaşık 16-17 cm. uzamıştı.
"Chris'ten çıktıkları bu
tur sırasında yetenekli bir oyuncuyla karşılaşması halinde bana haber vermesini
istemiştim. Bir perşembe akşamı beni aradı ve "Coach, burada inanılmaz bir velet
var. Neredeyse Alonzo'yla kafa kafaya oynadı." dedi. Bir an duraksadım ve hangi
Alonzo?! Yoksa Alonzo Mourning mi?" diye sordum. Chris'in “evet” demesiyle benim
de adanın yolunu tutmam bir oldu." Dave Odom-Eski Wake Forest Coach'u
Bildiğin Alonzo işte Yaw!! Basketbol; önceleri Tim'in hayatındaki bir
boşluğu doldurmak ve keyif almak için başladığı bir hobiydi ama bu büyülü spor,
hiç tahmin etmediği bir anda bir kez daha hayatının tümüyle değişmesine neden
oldu. 1992 yılında NBA'deki bir grup çaylak oyuncu, NBA'i tanıtmak ve insanlara
sevdirmek amacıyla Karaip adalarına ufak bir tura çıkmıştı. Ve gittikleri her
yerde gençlerle küçük gösteri maçları düzenliyorlardı. Bu maçlardan birinde
oynayan Duncan'ın Alonzo Mourning gibi bir dev karşısından ortaya koyduğu
inanılmaz oyun, çaylaklar takımındaki (kısa bir NBA kariyerinden sonra,
ülkemizde Mavi Jeans Ortaköy de dahil olmak üzere, Malaga, Aris, Le Mans ve
Hapoel Tel Aviv gibi bir çok Avrupa takımının formasını giyen) Chris King'in
oldukça ilgisini çekmişti. King eline geçen ilk fırsatta kendisinden
Karaip'lerde ufak çapta bir scouting yapmasını rica eden Wake Forest'taki, eski
antrenörü Dave Odom'u aradı ve Duncan'dan bahsetti. Odom bu ilginç olayı şöyle
anlatıyor: "Chris'ten çıktığı bu tur sırasında yetenekli bir oyuncuyla
karşılaşması halinde bana haber vermesini istemiştim. Bir perşembe akşamı beni
aradı ve "Coach, burada inanılmaz bir veled var. Neredeyse Alonzo'yla kafa
kafaya oynadı." dedi. Bir an duraksadım ve hangi Alonzo?! Yoksa Alonzo Mourning
mi?" diye sordum. Chris'in evet demesiyle benim de adanın yolunu tutmam bir
oldu." Mourning'in ismini duyunca iştahı kabaran Odom ertesi gün asistanlarından
bu çocukla ilgili her şeyi olabildiği kadar çabuk öğrenmelerini istedi. Ama
Duncan'la ilgili duyumları alan tek coach Odom değildi. Georgetown ve Providence
gibi takımlar da Duncan'ın peşine düşmüştü. Bu yüzden elini çabuk tutan Odom,
asistanların Duncan'ın adresini ve telefon numarasını bulup kendisine
getirmesinden bir iki gün sonra St.Croix'e giderek Tim Duncan'la görüşüp ondan
söz aldı. Artık Duncan'ın hayatında yepyeni bir sayfa açılmıştı.
"31
yıllık antrenörlük hayatımda Tim kadar mücadeleci bir oyuncu daha görmedim.
İster antrenman maçı olsun, ister maça hazırlanmak için rakip takımın
kasetlerini izlediğimiz bir toplantı veya maçın ta kendisi fark etmez her
defasında bana ondan istediğim şeylerden daha fazlasını verdi." Dave Odom
Duncan-Dream Team'e karşı Tim Duncan, ACC (Atlantic Coast Conference)
liginin köklü ve kuvvetli takımlarından Wake Forest'ın formasını giydiği ilk
maçı bir tek sayı bile atamadan tamamladı. Sonuçta Duncan, ne kadar yetenekli
olursa olsun doğru düzgün bir basketbol salonunun bile olmadığı, basketbol
kültürünün hiç gelişmediği küçük bir adadan gelmekteydi. Bu yüzden başta NCAA
Division I seviyesinde mücadele etmeye alışmakta biraz zorlansa da kısa zamanda
double-double'lık klasik performansını yakamaya başladı. Freshman sezonunda
(1993-94) sahaya çıktığı 33 maçın 32'sinde kendisine ilk beşte yer bulan Duncan,
ortalama olarak oyunda kaldığı 30.2 dakikada 9.8 sayı ve 9.6 ribaundla oynadı.
Bu arada takımı Wake Forest da NCAA turnuvasına katılma başarısını gösterdi ama
Demon Deacons, daha ikinci turda güçlü Kansas'a yenilerek turnuvaya veda
edecekti (69-58). Duncan, NCAA'deki ilk yılında kariyerinin geri kalanına
kıyasla oldukça sönük bir sezon geçirse de İyi Niyet oyunlarına (Goodwill Games)
katılacak Amerikan milli takımına seçildi. Amerikan Goodwill Games takımı
formasıyla Dream Team II'ye karşı da mücadele eden Duncan, Shaq ve Mourning
klasındaki uzunlar karşısında verdiği ilk ciddi sınavda 8 sayı ve 5 ribaundla
oynayarak 18 yaşındaki bir oyuncu için gerçekten başarılı oldu. Tim, NCAA'deki
ikinci yılında (sophomore season) oldukça büyük bir gelişim göstererek
ortalamalarını 16.8 sayı,12.5 ribaund'a yükseltti ve onun bu performansı
sayesinde Wake Forest Demon Deacons, Duke ve North Carolina gibi güçlü takımlara
rağmen ACC Turnuvası şampiyonluğuna ulaştı. NCAA turnuvasında ise, Sweet16'e
kadar gelmesine rağmen o yıl Final Four'da mücadele edecek Oklohoma State'e
71-66 yenilerek bir kez daha evinin yolunu tutmak zorunda kaldı. Duncan sayı ve
ribaund potansiyelinin yanında yaptığı inanılmaz bloklarla pota altını rakipleri
için adeta bir cehenneme çevirmesinin semeresini NCAA yılın savunmacısı ödülüne
ulaşarak da fazlasıyla aldı. Tim, NCAA'deki üçüncü (junior) yılında da kendisini
geliştirmeye devam ederek sayı ortalamasını 19.1'e çıkardı. Basketbola geç
başlamanın verdiği dezavantajı inanılmaz derecede disiplinli ve sıkı çalışarak
kapatan Duncan, böylece NCAA'in neredeyse tartışmasız en iyi uzunu konumuna
gelmişti. Coach Odom, Duncan'ın ortaya koyduğu performansı, çalışma disiplinini
ve mücadeleci yapısını "31 yıllık antrenörlük hayatımda Tim kadar mücadeleci bir
oyuncu daha görmedim. İster antrenman maçı olsun, ister maça hazırlanmak için
rakip takımın kasetlerini izlediğimiz bir toplantı veya maçın ta kendisi fark
etmez; her defasında bana ondan istediğim şeylerden daha fazlasını verdi."
sözleriyle oldukça iyi bir şekilde ifade etmekte.
"Drafta katılmıyorum
çünkü hala eksiklerim var ve bu eksiklerimi kapatabileceğim en iyi yer NCAA.
Bazen bazı şeyler paradan daha önemlidir." Tim Duncan
alıntı